Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
E:2017/22282, K:2018/4886, T:12.03.2018
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi’nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 12/05/2006 tarihinden itibaren davalı işveren nezdinde çalışmakta olup iş akdinin feshedildiği 12/07/2016 tarihine kadar sürekli ve aralıksız çalıştığını, davacının iş akdinin haklı ve ya geçerli bir sebep bulunmaksızın tek taraflı olarak feshedildiğini, davacının 12/05/2006 tarihinden itibaren söz konusu davalı işyerinde çalışmakta olup bu süreye kadar görevini layıkıyla yerine getirdiğini, davacı iş akdinin davalı şirket tarafından feshedildiği 12/07/2016 tarihinde fesih ihbarnamesinden öğrendiğini, davalı şirketin fesih ihbarında işyerinde grup lideri pozisyonunda çalışmaktayken ramazan bayramından önce işyerinde çalışan bir işçiyle ufak bir tartışma geçirdiğini bunun kendisine gerekçe gösterildiğini ve iş akdinin sona erdiğinin bildirildiğini iş akdi feshedilene kadar işini özenli bir şekilde yerine getirdiğini ve iş akdinin haklı ve geçerli bir sebep bulunmaksızın tek taraflı feshedildiğini, haksız ve kötü niyetli olduğunu, usul ve yasaya aykırı olduğunu işçinin işten çıkartılmasının son çaresi prensibine de uygun olmadığını iddia ederek; fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar kesinleşinceye kadar çalıştırılmadığı süre için doğmuş bulunan ücretinin ödenmesine mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş akdinin davalı iş veren tarafından 12/07/2016 tarihinde haklı nedenle dayanılarak feshedildiğini, davacının her ne kadar iş akdinin haklı nedene dayanılmaksızın feshedildiğin iddia etse de 12/05/2006 tarihinde ….. Fabrikasında Montaj Alan Müdürlüğünde çalışmakta olan davacının iş akdinin Grup Toplu İş Sözleşmesinin 36(30). maddesindeki ve 4857 sayılı İş Kanunu 25/II-d maddesindeki şartların gerçekleşmiş olması nedeni ile 4857 sayılı İş Kanunu gereğince haklı nedenle feshedildiğini, işçinin davranışlarından kaynaklanan nedenlerden biri olan işçinin başka bir işçiye sataşması halinin bu davaya konu somut olayda davacı işçinin işyerindeki bir başka işçiye ahlaka adaba aykırı sözler sarf etmesi şeklinde gerçekleştiğini, 25/06/2016 tarihinde davacı Çalışma Grubu Lideri olarak görev yaptığı ekipte montaj işçiliği B unvanı ile görev yapan E.S. isimli çalışana çalışma alanı içinde ”bırak artık yalan söylemeyi, nasıl şerefsiz insansın sen?’ şeklinde ifadelerin kullanıldığının tespit edildiğini konu ile ilgili davacının 01/07/2016 tarihinde savunmasına başvurulduğunu davacıya yapılan bu feshin haklı ve hukuka uygun olduğunu kaldı ki iş disiplini ile ilgili yasaklara aykırı fiili ve hareketlerde uygulanacak cezaları düzenleyen TİS’in 36.maddesinde de ”edep ve ahlak ile bağdaşmayan hareketlerde bulunmak işyerinin disiplin ve ahengi bozacak davranışlar göstermek”, 30.bentte işten çıkarma müeyyidesine bağlandığını başkaca bir deyişle davacının iş akdinin ihlal eden davranışı TİS’e göre iş akdinin işverence feshini gerektirdiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesince, davacının olaya ilişkin özlük dosyasında alınan beyanında; olay günü E.S.’ın başka bir gruba destek için gönderdiklerinde geri geldiğinde boynunun kısa olduğundan gönderdiklerini söylediğini ancak diğer grup liderine sorduğunda omzunda platin olduğunu ve kolunu kaldıramayacağını ilettiğini öğrendiğini ve bu nedenle E.S.’a “neden yalan söylüyorsun, bırak artık yalan söylemeyi, nasıl şerefsiz insan” dediğini ve sürekli yalan ve yanlış bilgi verdiğini belirttiği, grup lideri olan davacının, aynı ekipte çalışan E.S.’ın tanık beyanlarında da belirtildiği üzere sürekli rapor alması ve yanlış bilgilendirmeler yapması nedeniyle kızarak bu kişiye karşı olumsuz sözler söylediği ancak bunun E.S.’ın olumsuz tavır ve davranışlarından kaynaklandığı ve davacının bu nedenle bir an kızgınlıkla fevren söylediği sözlerin hakaret kastı ile de söylenmediği, tanık beyanlarından, davacının tartışma sırasında hakaret ettiği yada kötü bir söz söylediğinin de duyulmadığı, davacının daha önce herhangi bir uyarı ihtar almamış olması da göz önünde bulundurulduğunda olay nedeniyle davacıya bir uyarı ve ihtar verilmesi de mümkünken en ağır disiplin cezası olan iş akdinin feshedilmesi cezasının verilmesinin ölçülülük ilkesine uygun olmadığı gibi feshin son çare olması ilkesine de aykırı olduğu ve haklı ve geçerli fesih nedeni bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E) İstinaf Sebepleri:
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
F) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge adliye mahkemesince, davacının daha önce herhangi bir uyarı ihtar almamış olması da göz önünde bulundurulduğunda olay nedeniyle davacıya bir uyarı ve ihtar verilmesi de mümkünken en ağır disiplin cezası olan iş akdinin feshedilmesi cezasının verilmesinin ölçülülük ilkesine uygun olmadığı gibi feshin son çare olması ilkesine de aykırı olduğu ve haklı ve geçerli fesih nedeni bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
G) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
H) Gerekçe:
İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin II’nci bendinin (b) fıkrasına göre, işçinin işverene, ailesine veya işverenin diğer bir işçisine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene, aile üyelerinden birine veya diğer bir işçisine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Böyle durumlarda işçi, anayasanın 25 ve 26’ncı maddesi ile güvence altına alınmış düşünceyi açıklama özgürlüğüne dayanamaz. Buna karşılık işçinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarf ettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Sadece işverene karşı değil, işveren temsilcisine karşı yöneltilen ve haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmayan aleyhe sözler geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Bunun gibi, işçinin, işveren veya aile üyelerinden olmamakla birlikte, işverenin yakını olan veya işverenin yakın ilişkide bulunduğu veya başka bir işte ortağı olan kişilere hakaret ve sövgüde bulunması, bu kişilere asılsız bildirim ve isnatlar yapması özellikle işverenin şahsının önemli olduğu küçük işletmeler bakımından bu durum iş sözleşmesinin feshi için geçerli neden oluşturacaktır. İşçinin, işverenin başka bir işçisine sataşması 25/II, d hükmü uyarınca haklı fesih nedeni sayılmıştır. Sataşma niteliğinde olmadığı sürece, diğer işçilerle devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmek, iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermek geçerli fesih nedenidir(Dairemizin 26.05.2008 gün ve 2007/37481 Esas, 2008/12505 Karar sayılı ilamı).
İş Kanunu’nun 25’inci maddesi kapsamında değerlendirilecek ağır sözleri, işçi, işverenin veya vekilinin tahrikleri sonucu söylemesi, geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Yapıcı ve objektif ölçüler içerisinde belirli bir uzmanlık alanı ile ilgili eleştiri ya da işletmedeki bozukluk ya da uygunsuzluklara ilişkin eleştiri söz konusu olduğunda geçerli fesihten bahsedilemez.
Dosya içeriğine göre, davacı işçinin 25.06.2016 tarihi gece vardiyasında idaresinde olan diğer işçi E.S.’a işin yapılması ile ilgili olarak talimat verdiği, ardından E.S.’ın işi gereği gibi yapmamasına sinirlenerek “ neden yalan söylüyorsun, bırak artık yalan söylemeyi, nasıl şerefsiz insansın” dediği, iş yeri kayıtları ve davacının ikrarını içeren savunma yazısından, davacı işçinin işverenin bir diğer işçisine hakaret etmek suretiyle sataştığı, davalı işverenliğin gerçekleştirdiği feshin haklı olduğu anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
H) Hüküm: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Bölge Adliye Mahkemesi’nin temyiz edilen kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,
2- Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 35,90 TL karar- ilam harcından davacının yatırdığı 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL karar- ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 130,00 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 2.180,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
7-Dosyanın ilk derece Mahkemesine kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Kesin olarak 12.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. http://iskanunu.net/iscinin-isverenin-diger-bir-iscisine-hakaret-suretiyle-satasmasi/